Yargitay-1-Hukuk-Dairesi-2013-14408-Esas-2013-16266-Karar-Sayili-Ilami


Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/14408 Esas 2013/16266 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/14408
Karar No: 2013/16266
Karar Tarihi: 19.11.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/14408 Esas 2013/16266 Karar Sayılı İlamı

Davanın tarafları arasında tapu iptali ve tescil davası görülmüştür. Mahkeme, tapulu taşınmazın harici satış nedeniyle tapusunun iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, dava dilekçesinde \”hile\” hukuksal nedenine dayanıldığı; ayrıca, taşınmazın davalı M.tarafından diğer bir davalıya danışıklı olarak temlik edildiğinin ileri sürüldüğü açıkça anlaşılmaktadır. Hile, bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hileden doğan hak düşürücü süre bir yıldır. Hilenin ispatı için her türlü delil kullanılabilir ve iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Bu nedenlerle, mahkemenin kararı yanılgılı değerlendirme ile verilmiştir. Karar, 428. maddesi gereğince bozulmuştur. Kanun maddeleri: 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 28/1, 6098 sayılı Türk Borçlar Kannunu’nun 36/1.
1. Hukuk Dairesi         2013/14408 E.  ,  2013/16266 K.

    “İçtihat Metni”

    MAHKEMESİ : EREĞLİ(KONYA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 25/01/2013
    NUMARASI : 2012/431-2013/55

    Yanlar arasında görülen tapu  iptali ve  tescil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, reddine  ilişkin olarak verilen karar davacı  tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,  Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın harici satışa dayalı olduğu, tapulu taşınmazın harici satış nedeniyle tapusunun iptalinin istenemiyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Ancak, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada “hile” hukuksal nedenine dayanıldığı; ayrıca, taşınmazın davalı M.tarafından diğer davalıya danışıklı olarak temlik edildiğinin ileri sürüldüğü açıkça anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere “hile”, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur. 818 sayılı Borçlar Kanunu”nun 28/1. (6098 sayılı Türk Borçlar Kannunu”nun 36/1.) maddesinde açıklandığı gibi, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hal böyle olunca, yukarıdaki, ilkeler çerçevesinde gerekli araştırmanın yapılması, hile olgusunun saptanması halinde, taşınmazın davalı Mecit tarafından diğer davalya danışıklı olarak devredilip edilmediğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK”nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  19.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.