1. Hukuk Dairesi 2015/14162 E. , 2018/13278 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteğinden feragat edilip, dosya incelendi, Tetkik Hakimi …”nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 631 parsel sayılı taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ancak davalının kuyumcuya gidip bileziklerini bozdurduktan sonra ödeme yapacağını belirtmesine rağmen satış bedelini ödemediği gibi taşınmazı da iadeye yanaşmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satış bedeli karşılığı ödediği 15.400,00 TL’nin tarafına iade edilmesini, satış işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemece, satış bedeli alındığının resmi senette belirtildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 631 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın tamamı davacı adına kayıtlı iken, dava dışı vekili … tarafından 21.04.2014 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği sabittir.
Bilindiği üzere aldatma (hile), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, çekişmeli taşınmazın 21.04.2014 tarihli resmi akitle 2.100,00 TL karşılığı davalıya satış suretiyle temlik edildiği, davalı tarafından dosyaya sunulan 20.04.2014 tarihli “Tutanak, Sözleşme” başlıklı belgede, taşınmazın 26.000,00 TL karşılığında davalıya satıldığı, 400,00 TL kaparo alındığının belirtildiği, yapılan keşif sonucu elde edilen bilirkişi raporu ile taşınmazın dava ve keşif tarihindeki gerçek değerinin 14.972,00 TL olarak belirlendiği, mahkemece dinlenilen tek davacı tanığı … beyanında; davalının altın bozdurup ödeme yapmak istediğini, satıcının da bunu kabul edip tapuda imzaların atıldığını, daha sonra davalının annesi ile kuyumcuya gideceklerini söyleyip ayrıldıklarını ve tekrar geldiklerini, bir süre sonra farkettirmeden yanlarından ayrıldıklarını beyan ettiği, öte yandan davalının 400,00 TL’lik kaparo haricinde ödeme yaptığı yönünde dosyaya bir delil sunamadığı, bu durumda davalının hileli hareketlerle taşınmazın adına tescilini sağladığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK”un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.