Yargitay-1-Ceza-Dairesi-2008-10173-Esas-2013-590-Karar-Sayili-Ilami


Eşini yaralama – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2008/10173 Esas 2013/590 Karar Sayılı İlamı

Esas No: 2008/10173
Karar No: 2013/590
Karar Tarihi: 28.01.2013

Eşini yaralama – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2008/10173 Esas 2013/590 Karar Sayılı İlamı

Bartın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada, resmi nikahlı ama boşanmış olan sanığın, nikahsız olarak birlikte yaşadığı kadın olan mağdurun isteği dışında anal yoldan ilişkiye girmesi nedeniyle baltayla saldırdığı ve mağdurun hayati tehlike geçirerek yaralandığı tespit edilmiştir. Mahkeme, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs yerine kasten yaralama suçu işlediği yönündeki kararını haksız tahrik nedeniyle üst sınıra yakın oranda arttırmaması ve hak yoksunluklarına ilişkin belirtilen koşulu göz ardı etmesi sebebiyle hükümde bozma kararı vermiştir. Netice olarak, sanık hakkında nitelikli kasten yaralama suçu nedeniyle TCK’nun 86/1-3-e, 87/1-c-d ve 87/1-son, 29 ve 62. maddelerinin tatbiki gerektiği belirtilmiştir.
1. Ceza Dairesi         2008/10173 E.  ,  2013/590 K.

    “İçtihat Metni”


    Tebliğname No : 1 – 2008/159027
    MAHKEMESİ : Bartın Ağır Ceza Mahkemesi
    TARİHİ VE NO : 27/05/2008, 2008/6 (E) ve 2008/71 (K)
    SUÇ : Eşini yaralama

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın mağdura karşı eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin cezada arttırım yapılmasına, TCK.nun 51. maddesinin uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    Oluşa ve dosya içeriğindeki delillere göre; sanık ile mağdurun resmi nikahlı karı koca olup, mağdurun alkol alması ve isteği dışında sanık ile anal yoldan ilişkiye girmesi nedenleriyle 1998 yılında boşandıkları, bir kaç yıl ayrı yaşadıktan sonra olay tarihinden 1 yıl kadar önce yeniden barışıp nikahsız olarak birlikte yaşamaya başladıkları, olay tarihinden on gün kadar önce mağdurun yine sanık ile isteği dışında anal yoldan ilişkiye girdiği gibi olay günü öncesi de bu isteğini yinelediği bu kez mağdurun kabul etmediği, olay sabahı yer yatağında yatmakta olan mağdurun sanığa “sana akşam yapamadığımı şimdi yapacağım, bu işi yapmazsan ya sen beni öldürürsün ya ben seni öldürürüm” dediği, bunun üzerine sanığın yaşadığı olayların etkisi altında kalarak eline geçirdiği balta ile mağdura vurmaya başladığı, mağdurun biri boyunda tiroid arter kesisine ve trakeostomi açılmasına neden olacak biçimde boyun, sırt ve
    klavikula bölgesinden üç isabetle basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, son darbeden sonra sanığın elindeki baltayı mağdurun alması nedeniyle eylemini tamamlayamadığı olayda;
    1-Sanığın hedef aldığı vücut bölgeleri, yara yerleri ve yaraların niteliği, kullanılan aletin elverişliliği, saldırısına devam eden sanığın mağdurun müdahalesi sebebiyle eylemini tamamlayamamış olması hususları birlikte dikkate alındığında; sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, kasten öldürmeye teşebbüs yerine vasıfta yanılgıya düşülerek kasten yaralamadan hüküm kurulması,
    2-Mağdurun bahsedilen eylemleri nedeniyle sanık lehine üst sınıra yakın oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
    3-Kabul ve uygulamaya göre de;
    a-Mağdurun hayati tehlike geçirecek ve kemik kırığına neden olacak şekilde yaralanması sebebiyle sanık hakkında nitelikli kasten yaralama suçu nedeniyle TCK.nun 86/1-3-e, 87/1-c-d ve 87/1-son, 29 ve 62. maddelerinin tatbiki ile netice cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    b-Hükümde, hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin fıkrada, 5237 sayılı TCK.nun 53/3 fıkrası uyarınca aynı maddenin 1-c bendinde yer alan sanığın “kendi alt soyu üzerindeki” velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK.nun 321 maddesi uyarınca farklı gerekçeyle tebliğnamedeki düşünce gibi (BOZULMASINA), aleyhe temyiz bulunmadığından CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 28/01/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.