Yargitay-3-Hukuk-Dairesi-2011-18214-Esas-2012-1498-Karar-Sayili-Ilami


Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2011/18214 Esas 2012/1498 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/18214
Karar No: 2012/1498
Karar Tarihi: 24.01.2012

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2011/18214 Esas 2012/1498 Karar Sayılı İlamı

Dava, davalı taraftan 9.098.50 TL taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte tahsili için açılmıştır. Mahkeme davayı kabul etmiştir. Ancak davalı vekili karara itiraz etmiştir. Temyiz istemi değerlendirildikten sonra, tapu kaydında bulunan \”Kudret Vakfı\” lehine konulan şerh nedeniyle tahsil edilen taviz bedeli hukuka aykırı bulunmuştur. Mahkeme kararı bu nedenle bozulmuştur. 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca, taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Mukataalı vakıf, zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını ifade eder. İcareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Uyuşmazlığın çözümü için, taşınmaza ait tapu kaydı ve vakfın türünü gösteren kayıtlar incelenerek, mahallinde keşif yapılması gerekmektedir. Kararda geçen kanun maddeleri: 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 18. maddesi.
3. Hukuk Dairesi         2011/18214 E.  ,  2012/1498 K.

    “İçtihat Metni”

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Dava dilekçesinde 9.098.50 TL taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya ait 813 parselde bulunan 1/2 payın tapu kaydında … Vakfı” lehine konulan şerh nedeniyle 18.12.2009 tarihinde ödenen 9.098 TL taviz bedelinin hukuka aykırı tahsil edildiğini belirterek 9.098 TL”nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; taviz bedelinin 5737 sayılı Yasanın 18.maddesine uygun olarak tahsil edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 9.098 TL”nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmünce; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, Mukataalı vakıf: zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen « … Vakfının » mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar verüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesiyle belirlenmesi gerekir.
    O nedenle, taşınmaza ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm tedavülü ile getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden alınarak istenmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınarak mahallinde keşif yapılmalı, HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi raporu sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik araştırma sonucu davanın kabulü doğru görülmemiştir. Ayrıca, HUMK.nun 389.maddesinde yer alan “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüt içermeyecek şekilde sarih ve açık yazılmalıdır.” hükmü gereğince karar verilmesi gerekirken, mahkemece; “sadece davanın kabulüne” ifadesinden sonra hüküm kurulmaması bozma nedenidir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.