Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2100 Esas 2019/5738 Karar Sayılı İlamı
           4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2100
Karar No: 2019/5738
Karar Tarihi: 03.12.2019            
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2100 Esas 2019/5738 Karar Sayılı İlamı
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı Genel Kurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve …
 aleyhine 25/07/2011 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/02/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı … vekili ve adli yardım talepli olarakta davalı asil .. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 
6100 sayılı HMK madde 334″de “”(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkca dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.”” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336″da ise “”(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali duruma ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.”” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı …”in yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelemesine geçildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, 2330 sayılı Kanun’dan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı … vekili ve  davalı …  tarafından temyiz edilmiştir. 
Davacı vekili, 08/03/2009 tarihinde davalı …’nun sevk ve idaresindeki askeri araçla davalı …’in idaresindeki sivil aracın çarpışması sonucunda  ölümle neticelenen trafik kazasının meydana geldiğini, kaza yapan askeri aracın içerisinde bulunan ve vefat eden dava dışı …”ün yakınlarına 29/06/2010 tarihli ve 2010/168 sayılı Milli Savunma Bakanlığı Nakdi Tazminat Komisyonu kararı ile ödeme yapıldığını, ödenen bedelin olaya kusuru ile sebep olan davalılardan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. 
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek  davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Diğer bir deyişle; olay nedeniyle dava dışı askerin yakınlarına tazminat turarını ödeyen davacı idare, kusuru oranında sorumlulara rücu edebilir.
Şu durumda, rücuda teselsül olmayacağından, davalıların olayın meydana gelmesindeki kusur oranları belirlenerek, tazminat miktarının belirlenmesi ile sonucuna   göre  karar  verilmesi  gerekirken,  mahkemece  açıklanan  yönler  gözetilmeyerek davalıların mahkemece takdir edilen zararın tamamından müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.  
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davacının tüm ,davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı …”dan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.