Yargitay-1-Ceza-Dairesi-2013-1409-Esas-2013-4124-Karar-Sayili-Ilami


Kasten öldürmeye teşebbüs – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2013/1409 Esas 2013/4124 Karar Sayılı İlamı

Esas No: 2013/1409
Karar No: 2013/4124
Karar Tarihi: 03.06.2013

Kasten öldürmeye teşebbüs – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2013/1409 Esas 2013/4124 Karar Sayılı İlamı

Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir dava sonucunda, sanık Niyazi’nin kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkum olduğu ancak mağdurun suça konu olan yaşının dikkate alınmaması nedeniyle hükümde hata yapıldığı gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verildiği belirtilmektedir. Dosyada yer alan delillerin incelenmesi sonucunda, sanığın eyleminin kesin olarak kanıtlandığı, savunmasının inandırıcılığının reddedildiği ve cezayı azaltıcı bir sebep olmadığı sonucuna varıldığı ifade edilmektedir. Ancak, mağdurun yaşı dikkate alınmadan verilen hükümde hata yapıldığı, suça konu olan kasten yaralama suçunun ceza sınırları ile kasten öldürmeye teşebbüs suçunun ceza sınırları arasında bir hiyerarşik denge olduğu ve meydana gelen zararın ağırlığına göre ceza belirlenmesi gerektiği belirtilmektedir. Kanun maddeleri olarak 5237 sayılı TCK’nun 6/1-b, 82/1-e ve 35/2, TCY’nın 86/1, 86/3-e, 87/2-b ve 87/2-son maddelerine atıfta bulunulmaktadır.
1. Ceza Dairesi         2013/1409 E.  ,  2013/4124 K.

    “İçtihat Metni”

    Tebliğname No : 1 – 2012/163454
    MAHKEMESİ : Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi
    TARİHİ VE NO : 08/03/2012, 2012/40 (E) ve 2012/62 (K)
    SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Sanık Niyazi hakkında mağdur Furkan”ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre kurulan hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan, Cumhuriyet Savcısının usule, yetersiz gerekçeye, eksik incelemeye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak;
    a-Mağdur Furkan”ın 01/11/1994 doğumlu olup, suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük ve 5237 sayılı TCK.nun 6/1-b maddesine göre çocuk olduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin aynı Yasanın 82/1-e maddesinde düzenlenen suça uyduğu gözetilmeden suç vasfında hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
    b-Kabule göre de;
    Dosya kapsamına göre; sanığın, toraksa ve batına nafiz olacak, göğüste hemotoraksa, diyafragmada harabiyete, dalağın cerrahi yoldan alınması (splenektomi) suretiyle organlardan birinin işlevinin yitirilmesine ve yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde göğüs ve batın bölgelerinden mağdur Furkan”ı bıçakla yaraladığı olayda; kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin
    yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde yaralama suçundan ceza verildiği takdirde öngörülen hapis cezasının sekiz yıldan az olamayacağı; bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören TCK.nun 86/1. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren nedenlerin bulunması halinde ise bu cezanın üst sınırının on iki yıl on sekiz aya kadar ulaşabileceği (TCY.nın 86/1,86/3-e,87/2-b, 87/2-son); on iki yıl on sekiz ay hapis cezasının, kasten yaralama suçları için öngörülen cezanın üst sınırı olduğu, anılan sekiz yıl hapis cezasının bu cezanın yarısından (altı yıl dokuz aydan) fazla olduğu; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçu için öngörülen cezanın, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası olduğu (TCY.nın 35/2); anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunduğu; uygulamada birliğin sağlanması için, bu dengenin korunması gerektiği, 35. maddenin uygulanmasında esas alınması gereken tek “ölçüt”ün “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” olduğu; 35.madde uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemenin, uygulamada birliği sağlamakla görevli Yargıtay”a ait olduğu; “tehlike” sözcüğünün, büyük bir zarara ya da yok olmaya yol açabilecek bir durum ya da şey olarak, “zarar” sözcüğünün, bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç olarak, “hayati tehlike” kavramının, yaralama ile başlayan ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış olan tablo olarak tanımlandığı konuları gözönünde tutularak somut olaya bakıldığında; 35. madde uyarınca, meydana gelen zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınıra yaklaşılarak tayin edilmesi gerektiği halde, on üç yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK.nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 03/06/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.