1. Hukuk Dairesi 2006/11545 E. , 2007/690 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : YAZIHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2006
NUMARASI : 2002/77-57
Taraflar arasında görülen davada;
Birleşen davalar ile davacılar, miras bırakanları H.r ile davalı M…”in müşterek malik oldukları ..parsel sayılı taşınmaza M..ve çocuklarının kendilerinin muvafakatı alınmaksızın ruhsatsız bina inşaa ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.,
Davalı M..; çekişmeli taşınmazı satın aldığında fiili kullanım biçiminin belirlenmiş olduğunu, önceki malikinin eski evini yıkarak ev yaptıklarını, davacaların miras bırakanı ilede taşınmazın kullanım biçimini belirlediklerini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar M..R…ve Döne yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacıların davasının kabulü ile davalıların elatmasının önlenmesine, yapının yıkılmasına karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi “ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden toplanan delillerden, çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazda davacıların miras bırakanı H…ile davalılardan M..B..un kayden paydaş oldukları, davalı M…ve çocuklarının anılan taşınmazın 150,48 m2 lik bölümünü ev yapmak suretiyle tasarruflarında bulundurdukları davacıların paylarına karşılık 309,52 m2 kullanabilecekleri yer olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ” akte vefa” kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Hal böyle olunca, belirlenen olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, intifa tarzının değiştirilerek inşaat yapılmasının söz konusu olmadığı, davacıların kullanabilecekleri yer bulunduğu ve intifadan men koşulunun gerçekleşmediği gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK”.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.