1. Ceza Dairesi 2013/1068 E. , 2013/2355 K.
“İçtihat Metni”
Tebliğname No: KD – 2013/26887
MAHKEMESİ : Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ VE NO: 25/02/2009, 2008/143 (E) ve 2009/70 (K)
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık Ü.. B.. hakkında “öldürmeye teşebbüs” suçundan yapılan yargılama sonunda; mahkumiyetine ilişkin Ankara Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25/02/2009 gün ve 2008/143-2009/70 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 03/10/2012 gün ve 2009/6647 esas, 2012/7129 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, Dairemizin bu yönündeki kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca “Sanık hakkında TCK.nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d, son maddeleri uyarınca nitelikli kasten yaralama suçundan hüküm kurulması; kabule göre de, teşebbüs nedeniyle makul oranda ceza tayin edilmesi gerektiği” yönünde sanık lehine itirazda bulunulduğu; Yargıtay Ceza Genel Kurulu”nun 10/07/2012 gün, 2012/280, 2012/928 sayılı kararı ile 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında” Yasanın 99.maddesiyle, 5271 Sayılı Yasanın 308. Maddesinde yapılan değişiklik ve 101. maddesiyle, 5320 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 5.madde uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosya dairemize gönderilmekle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. Maddesinin, 6352 Sayılı Yasanın 99.maddesi ile eklenen 3.fıkrası uyarınca yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz gerekçesi kısmen yerinde görülmekle İTİRAZIN KISMEN KABULÜNE, Dairemizce sanık Ü.. B.. hakkında “öldürmeye teşebbüs” suçundan verilen 03/10/2012 gün ve 2009/6647 esas, 2012/7129 karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1-Sanık müdafiinin, süresinde olmakla beraber, sanık hakkında verilen ceza süresi itibari ile yetkisi bulunmadığından,duruşmalı inceleme isteminin 1412 sayılı CMUK”nun 318. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
2-Oluş ve dosya içeriğine göre;
Sanık ve mağdurun yakın arkadaş oldukları, olay tarihinde mağdura ait araç ile alkol almak için tenha bir yere gidip, sohbet ettikleri, sanığın aksi kanıtlanamayan savunmasına göre, dönüş yolunda aracın içerisinde, mağdurun ekonomik açıdan zor durumda olduğunu söylediği, sanığın da mağdura sorumluluk sahibi olması konusunda nasihatte bulunduğu, buna sinirlenen mağdurun sanığa sinkaflı şekilde küfretmesi üzerine sanığın aldığı alkolün etkisi ile üzerinde taşıdığı bıçağı çıkararak, batın ve uyluk bölgesine vurduğu mağduru, batından aldığı darbe ile yaşamsal tehlikeye ve dalak laserasyonuna yol açacak, omentumu dışarı çıkaracak şekilde yaraladığı ve olayın gerçekleştiği saat itibari ile tenha olan yerde aracın içerisinde yaralı vaziyette bırakarak kaçtığı, mağdurun kendi imkanları ile sağlık kurumuna müracaat ederek, yapılan tıbbi müdahale sonucu hayatta kaldığı olayda;
Sanığın, mağduru hedef gözeterek yaralaması, olay saati itibari ile ıssız olan mahalde tek başına bırakıp kaçması, silahın elverişliliği, yara yerleri ve nitelikleri birlikte dikkate alındığında; sanığın kastının öldürmeye yöneldiği anlaşıldığından; nitelikli kasten yaralama suçunu işlediğine yönelen tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
3- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, takdire ve tahrike ilişen cezayı azaltıcı nedenlerin niteliği ve derecesi takdir kılınmış, sanığın savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin TCK.nun 27. Maddesinin koşullarının oluştuğuna ve haksız tahrik nedeniyle daha fazla indirim uygulanması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
a-Sanığın üzerinde taşıdığı bıçak ile mağdura biri batına nafiz olacak şekilde sol kaburga kavisinin alt hizasından, diğeri uyluk bölgesinden olmak üzere iki darbe vurması sonucunda, mağduru batından aldığı darbe ile yaşamsal tehlikeye ve dalak laserasyonuna yol açacak, omentumu dışarı çıkaracak şekilde yaraladığı olayda;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 35. maddesi ile yapılan uygulama sırasında, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığı birlikte göz önüne alındığında, sanık hakkında alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza yerine, en üst sınırdan ceza tayin edilmek suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
b-Hak yoksunlukların uygulanmasına ilişkin hüküm fıkrasında, sanığın TCK.nun 53/1-c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından şartlı salıverilme tarihine kadar, aynı maddenin l-a,b,c,d ve e bendindeki diğer haklardan cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün (BOZULMASINA), “suç niteliğine” yönelen itiraz ise yerinde görülmediğinden, bu itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu”na gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20/03/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.