1. Ceza Dairesi 2019/753 E. , 2019/2323 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bilinçli taksirle öldürme
HÜKÜM : 1- Sanık … hakkında;
TCK.nin 85/1, 22/3, 62. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası.
2- Sanık … hakkında;
CMK.nin 223/2-e maddesi uyarınca beraat.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dosya kapsamında olay yeri tespitinin yapılıp, olay yeri krokisinin çizilmiş olması, aradan geçen zamana nazaran olay yerinde tespiti gereken husus bulunmaması, sanığın doğrudan kastla hareket etmediğinde tereddüt bulunmaması karşısında, olay yerinde yapılacak keşfin dosyaya yenilik katmayacağı anlaşıldığından, tebliğnamenin keşif öneren bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …”un, maktul …”ya yönelik eyleminin sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık … hakkında olası kastla öldürme suçundan açılan kamu davasında elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafiinin, suçun sabit olmadığına, hukuka uygunluk nedeni bulunduğuna, yanılma hükümlerinin uygulanması gerektiğine, yasal savunmaya, teşdiden ceza tayininin yerinde olmadığına, orantısız ceza tayin edildiğine, katılanlar vekilinin, her iki sanığın doğrudan kastla öldürme suçundan cezalandırılmaları gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
A)- Sanık … hakkında; maktul …”ya yönelik olası kastla öldürme suçundan kurulan beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
B)- Sanık … hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; suç tarihinde sanığın da aralarında bulunduğu kolluk ekibinin, önleme araması ve yol kontrolü yaptıkları, aracında gümrük kaçağı sigara yüklü olduğu sonradan anlaşılan maktulün, kontrol noktasına geldiğinde işaret edilmesi üzerine önce yavaşladığı, daha sonra hızlanarak kaçmaya başladığı, sanığın da aralarında olduğu kolluk görevlilerinin iki ayrı araçla maktulün aracını kovalamaya başladıkları, bir müddet sonra maktulün aracının, … köyü sapağının bulunduğu yerde sıkıştırıldığı, sanık …”un araçtan indiği, maktulün iki araç arasından köy yolu istikametine saparak kaçmak istediği, bu arada diğer araçta bulunan …”ın da indiği, sanık …”un, maktulün aracının sol tarafından, …”ın ise sağ tarafından görev silahları ile ateş ettikleri, sanık …”un önce havaya ateş ettikten sonra devamında, yaklaşık 15 metre mesafeden maktulün aracına ateş ettiği, maktulün aracının sol arka kapı camını kırarak geçen merminin boyun arka sol tarafına saplandığı, tedavi altına alınan maktulün olaydan yaklaşık üç ay sonra öldüğü, atış pozisyonuna göre, aracın sol tarafından ateş eden sanık …”un yaptığı atışa bağlı olarak maktulün vurulduğu hususunda kuşku bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sanığın kastının maktulün kaçmasını engellemeye yönelik olduğu, bu nedenle maktulü doğrudan hedef alarak, kastla öldürmesini gerektirecek bir neden ve delil bulunmadığı, salt aracındaki gümrük kaçağı sigaralarla yakalanmak istemeyen maktulün kaçmaktan ibaret eylemi nedeniyle vurularak öldürülmek suretiyle yakalanmasını gerektirecek nitelikte, PVSK”un 16. maddesi uyarınca silah kullanmayı gerektiren koşulların oluşmadığı, bu nedenle olayda TCK”nin 24. maddesi kapsamında hukuka uygunluk nedeni bulunmadığı kabul edilmiştir.
Bununla birlikte sanığın, bilerek ve isteyerek maktulü durdurmak amacıyla ateş etmesi karşısında, eyleminin taksirli olduğunun kabulü de mümkün görülmemiştir.
Sonuç itibariyle; sanığın, kaçmakta olan maktulü bir şekilde durdurmak amacıyla araca doğru, bedensel zararı önleyecek bir çaba göstermeksizin ateş ettiği sırada, bu atış nedeniyle maktulün vurulmasının mutlak olmamakla birlikte muhtemel bir netice olduğu, bu neticenin sanık tarafından öngörüldüğü ancak, neticeyi önlemeye yönelik, mesleğin de gerektirdiği bir çaba gösterilmeksizin, eyleme devamla, sonucu göze alıp kabullenerek ateş ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda, olaya göre muhtemel olan ölüm neticesinin gerçekleşmesi karşısında, sanığın olası kastla hareket ettiğinin kabulü ile TCK”nin 81, 21/2. maddeleri kaspsamında olası kastla öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suç vasfının belirlenmesinde hataya düşülerek, yazılı şekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 17/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.