Yargitay-1-Ceza-Dairesi-2020-1406-Esas-2020-2283-Karar-Sayili-Ilami


Kasten öldürmeye teşebbüs – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2020/1406 Esas 2020/2283 Karar Sayılı İlamı

Esas No: 2020/1406
Karar No: 2020/2283

Kasten öldürmeye teşebbüs – Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2020/1406 Esas 2020/2283 Karar Sayılı İlamı

Mahkeme, sanık hakkında mağdurunu kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası vermiştir. Ayrıca, sanık hakkında mağduruna yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itiraza tabi olduğu ve incelenmeyeceği belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, sanık ile mağduru arasında husumet bulunduğu ve sanığın mağduru bıçaklayarak yaraladığı anlaşılmıştır. Sanık savunmaları reddedilerek ceza tayini yapılmıştır. Ancak, TCK’nin 35. maddesine göre makul bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde 10 yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini yapılmıştır. Bu nedenle kararın bozulması gerektiği kararı verilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: TCK’nin 81/1, 35/2, 29/1, 62/1, 53, 63, 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son ve 29. maddeleri.
1. Ceza Dairesi         2020/1406 E.  ,  2020/2283 K.

    “İçtihat Metni”

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
    HÜKÜM : …”yi öldürmeye teşebbüs suçundan TCK.nin 81/1, 35/2, 29/1, 62/1, 53, 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Hükmedilen ceza miktarına göre sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, 1412 sayılı CMUK”un 318. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.
    Sanık … hakkında mağdur …’ye yönelik kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar, CMK’nin 231. maddesi uyarınca itiraza tabi olduğundan inceleme dışı bırakılmıştır.
    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …’nin, mağdur …’yü kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı haksız tahrik ve takdiri indirim sebeplerinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, sanık savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılan vekilinin bir sebebe dayanmayan, sanık müdafiinin eksik inceleme, hatalı değerlendirmeye, ilk haksız tahrikin mağdur tarafından geldiğine, haksız tahrikin derecesine, meşru müdafaanın varlığına, suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine;
    Ancak;
    Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık … ile mağdur …’nün komşu oldukları, ancak bir süredir nedeni kesin olarak belirlenememekle birlikte selamlaşmadıkları, konuşmadıkları ve dargın oldukları, suç tarihinde sanık …’nin saat: 10:00 sularında PTT”ye fatura yatırmak için gittiği, PTT”den çıktıktan sonra karşı kaldırımda mağdur …’yü gördüğü, ardından mağdurun yanına gittiği, konuşmaya başladıkları, sanık …’nin üzerinde taşıdığı bıçağı çıkartarak mağdur …’nün göğüs ön duvarı her iki meme arasından 8-10 cm”lik derin kesinin göğüs ve akciğere nafiz, büyük damar yaralanmasına neden olup yaşamsal tehlike yaratacak biçimde yaraladığı, mağdur …’nün de bıçağını çıkarıp sanık …’ye savurduğu, yaşamsal tehlikeye neden olmayacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek biçimde yaralanmasına neden olduğu olayda;
    Teşebbüs nedeniyle verilen cezadan 9 yıldan 15 yıla kadar indirim öngören TCK”nin 35. maddesi uyarınca makul bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde 10 yıl hapis cezası tayin edilerek eksik ceza tayini,
    24.11.2015 tarihli Resmi Gazete”de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK”nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 13/10/2020 tarihinde, Üyeler … ve …’ın sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğuna yönelen karşı oyuyla ve oy çokluğu ile karar verildi.

    KARŞI OY:

    Tüm dosya kapsamına göre, komşu olan katılan sanıkların belirlenemeyen bir nedenle bir süredir küs oldukları ve konuşmadıkları, olay günü tesadüfen karşılaştıklarında tartışmaya başladıkları ve her ikisinin de bıçaklarını çıkararak birbirlerine savurdukları, her ikisinin de göğüs bölgesinden aldıkları birer darbe ile yaralandığı, ancak mağdur sanık …’nün yarasının daha derin olması nedeniyle hayati tehlike geçirdiği olayda; sanık …’ın eyleminin öldürmeye teşebbüs olduğuna dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. Şöyle ki;
    Bir eylemin öldürmeye teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı olduğu hususunda Dairemizin istikrar kazanmış ve uygulamada da kabul gören kriterlerine göre, taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumet bulunup bulunmadığı, öldürmeye elverişli bir vasıta kullanılıp kullanılmadığı, hayati bölgelerin hedef alınıp alınmadığı, darbe sayısı, eyleme devam etme imkanı varken eylemini kendiliğinden sonlandırıp sonlandırmadığı, failin eylemden önce, eylem sırasında ve sonrasındaki söz ve davranışlarının önem arz ettiği somut olaya bakıldığında her iki sanığın da aralarında öldürmeyi gerektirecek nitelikte bir husumetten bahsetmediği gibi dosyaya yansıyan böyle bir durumun da tespit edilemediği, elverişli vasıta olan bıçağın hayati bölge olan göğüs bölgesine tevcih edildiği anlaşılmış ise de, darbenin tek olduğu, sanığın eylemine devam etme imkanı varken ve herhangi bir engel olmamasına rağmen eylemini kendiliğinden sonlandırdığı öldürme kastını ortaya koyacak olayın öncesinde, olay sırasında ve sonrasında bir söz veya davranışının bulunmadığı, bu nedenle kastının öldürme değil yaralama olduğunun anlaşıldığı, aksi düşünce halinde tüm nitelikli yaralama eylemlerinin öldürmeye teşebbüs olarak kabul edilmesi gibi bir sonucun meydana geleceği, bunun da hukuken mümkün olmadığı, tüm bu nedenlerle sanık …’ın eyleminin TCK.nin 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son ve 29. maddeleri kapsamında cezalandırılmayı gerektiren haksız tahrik altında kasten yaralama olduğunu ve kararın bu sebeple bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun kararına muhalefet ediyoruz.