1. Hukuk Dairesi 2008/3842 E. , 2008/8629 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2008
NUMARASI : 2007/454-2008/20
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakan oğulları M. F.”in, maliki olduğu 9276 ada 10 parsel 7 nolu dairesinin, psikolojik sorunları nedeniyle müzayaka halinden yararlanılarak davalıya temlikinin sağlandığını, işlemin gabin ve muvazaa nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürüp, tapu ve satış sözleşmesinin iptalini istemişlerdir.
Davalı, miras bırakanı olan eşinin. kendisine yaptığı temlikin gerçek satış olduğunu, satış bedelini murise ödediğini, gabin yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, muvazanın da söz konusu olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile tapu iptali ve pay oranında tescile dair önceden verilen kararın Dairece; “… davacılara tescil davası açmaları için önel verilmesi, açılan bu davanın eldeki dava ile birleştirilmesi, taraf delillerinin toplanarak birlikte değerlenderilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması…” gereğine değinilerek bozulması üzerine bozma ilamına uyulmuş, ” davacılar vekilinin tescil davasını daha sonra açacaklarını beyan ettiği ve dosya kapsamına göre muvazaa olgusunun sabit olduğu” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 8.7.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Z.G. Ö.ile temyiz edilen vs. vekili Avukat H.Ş. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı sözleşmenin ve tapunun iptali isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamında özetle, ” davada tapu kaydının iptalinden sözedilmekle beraber tescil isteği bulunmadığı gözetilmek suretiyle davacıların tescil davası açmaları bakımından olanak sağlanması ve davanın açılması halinde eldeki dava ile birleştirilerek, ondan sonra taraf delillerinin toplanmak suretiyle değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra 29.1.2008 tarihli oturumda bozma kararı uyarınca yapılacak gerekli işlemin hatırlatılması üzerine davacılar vekilinin HUMK”unun 151. madddesi hükmü gereğince usulen belgelenen beyanında: ” talebimiz taraflar arasındaki muvazaalı sözleşmenin iptali talebine ilişkindir, ayırca tescil davası açmayacağız, bu davanın kesinleşmesinden sonra tescil davasını açacağız, talebimiz gibi karar verilsin” şeklinde bildirimde bulunduğu görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; istek tapu kaydının ve dayanağını teşkil eden işlemin (sözleşmenin) iptali isteğine ilişkin olup, davada tescil isteği bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere; bir tapu iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde, mahkemece önceki kurulan hükmün bozulmasına rağmen davacılar vekilinin tescil davası açmayacağını açıkça bildirmesi karşısında eldeki davanın dinlenilmesine, sürdürülüp, işin esası bakımından karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Tapu scillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, dolu pafta sistemi kabul edilmiştir. Diğer taraftan tapu sicilinin tutulması prensiplerinden bir tanesi tescil, diğeri sicilin aleniyeti ve buna bağlı olarak sicile güven ilkesi, bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu ve sonuncusu ise tescilin geçerli bir sebebinin bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, sicil kaydı illetten mücerret olamaz. Zira, sicil ayakta dururken bunun hukuki dayanağı olan işlemin (sözleşmenin) iptaline karar verilmesinin yasal olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; tescil davası açılmayacağı yapılan beyanla anlaşılmakla, davanın usulen reddine, karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması yasal değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.”nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 8.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.