1. Hukuk Dairesi 2015/14275 E. , 2018/12436 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ……, olmazsa tapu iptal-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …”ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı …… olmadığı takdirde tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 43 ada 1 parsel sayılı taşınmazı üzerine … ve …… binası yapılması koşulu ile davalıya bağışladığını, ancak koşulun yerine getirilmediğini ileri sürerek öncelikle ……a, olmadığı takdirde kaydın iptali ile yeniden adına tescil edilmesini istemiştir.
Davalı …, bağış işleminin koşulsuz olarak yapıldığını, dava tarihinde tapu malikinin …… A.Ş. olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Müdürlüğünün kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen 31.10.2013 tarihli karar Dairece, “ davacı öncelikle …… istediğine ve davayı da temlik yaptığı … Genel Müdürlüğüne yönelttiğine göre; davacının …… talebinin, dava konusu 43 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tüm tedavülleri ile getirtildikten sonra incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının dava konusu taşınmazı 08.06.1994 tarihinde kayıtsız, şartsız ve bedelsiz olarak davalı …”ne bağışladığı, …”nün 03.06.1994 tarihli kararında … ve …… binası yapılmak üzere alındığının belirtildiği, taşınmazın uygulama imar planında “… Alanı” olarak gösterildiği, 4000 sayılı Yasa ile …”nün …… A.Ş. İle………Müdürlüğü olarak yeniden yapılandırıldığı, 26.04.1999 tarihinde iki kurum arasındaki protokol uyarınca …… A.Ş adına tescil ediliği, eldeki davanın da 08.03.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu”nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu”nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK. nin 246. TBK. nin 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Somut olaya gelince, her ne kadar resmi akitte şartsız bağış olduğu yazılmış ise de; bağışlamada tarafların gerçek iradesi önem taşıdığından, …”nün 03.06.1994 tarihli kararından bağışın koşullu olduğu ve koşulun yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Ancak davalı tarafından bağış amacının gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşıldığını belirten bir tarih sunulmadığı gözetildiğinde BK. nin 246. TBK. nin 297. Maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır.
Hâl böyle olunca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine, davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK”un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.