1. Hukuk Dairesi 2016/8854 E. , 2019/5389 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri …”nin kök mirasbırakan babalarından intikal eden 3 nolu parseldeki payını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali-tescile, aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, mirasbırakan annesine baktığını, onun da minnet ifadesi olarak payını temlik ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların satış aktinde yer aldıkları, kendi muvazaalarına dayanarak iptal-tescil isteyemeyecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, kök mirasbırakan …”nun 1989 yılında öldüğü, geride eşi … ile çocukları…,…,…, …, …,…ve …”nın kaldıkları, davaya konu 305 ada 3 parsel sayılı taşınmazda kök mirasbırakan Kadir adına kayıtlı 5417/6067 payın mirasçıları olarak eşi … ve çocukları tarafından 28.12.1990 tarihli resmi akitle adlarına intikal ettirilip elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete çevrildiği; aynı akitle, anne … ile kızlardan …nin intikal paylarını oğullardan …”e satış suretiyle temlik ettikleri; anne …”nin de 19.01.2006″da öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu”nun(TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu”nun(TBK) 237. (Borçlar Kanunu”nun 213.) ve Tapu Kanunu”nun(TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Diğer taraftan, mirasbırakan … 28.12.1990 tarihli resmi akitle gerçekleştirilen intikal işleminden sonra aynı akitte kızı … ile birlikte intikal payını oğlu …”e satış suretiyle temlik etmiş ise de, her ikisinin iradesinin birbirinden bağımsız ayrı ayrı iradeler olduğu, … dışındaki çocukların da aynı akitle sadece intikal işlemi yaptırdıkları gözetildiğinde, iradenin bölünmezliği ilkesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı ve hakkın kötüye kullanımından da söz edilemiyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların, açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu”nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu”nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.