3. Hukuk Dairesi 2013/6270 E. , 2013/9055 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı …”in diğer iki davalının sorumlu olduğu park alanında çim biçtiği sırada çim makinesinden fırlayan cismin müvekkilinin çene ve kulak arasındaki bölgeye çarparak ağır derecede yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin çenesine platin takıldığını, müvekkilinin bu olay nedeni ile maddi ve manevi zararlara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 02.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Davalı ….. Limited Şirketi ile davalı … vekili cevap dilekçesinde; olayın meydana gelmesinde davalı …”in kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu olayın meydana gelmesinde tarafların kusurunun bulunmadığı ancak kullanılan makineden sıçrayan parça ile zararın meydana geldiği gerekçesi ile tazminat miktarından BK. 43. gereğince yarı yarıya indirim yapılmak suretiyle 18.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava; yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; davalı …”in olay günü park içinde çim biçme makinesi ile çimleri biçtiği sırada makinanın altından fırlayan taşın parkın kenarındaki yoldan geçen davacıyı yaraladığı, … Kurumu”ndan alınan rapora göre davacının % 29,2 oranındaki maluliyetinin sürekli olduğu, davacının maddi zararının 36.118,98 TL olarak hesaplandığı, davalı …”in taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dolayı yargılandığı ve … 1. Sulh Ceza Mahkemesi”nce; “sanık …”in yerde bulunan taş parçasını görmesinin ve önlem almasının mümkün olmadığı, bu sebeple olayda sanığa atfedilecek taksir ve kusurun bulunmadığı gerekçesi ile beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Kural olarak mahkemece gerçek zarar hüküm altına alınır. Gerçek zarar; zarar verici eylemden önceki durum ile sonraki durum arasındaki farktan ibarettir. Ne var ki, zararın tamamen giderilmesini amaçlayan “tam tazmin” ilkesinin katı uygulaması, bazen haksız ve adil olmayan sonuçlara yol açabilmektedir. Bu nedenledir ki, bazı hallerde somut olayda gerçekleşen özel sebepler nedeniyle tazminatta indirimlerin yapılmasının hakkaniyete daha uygun düşeceği kabul edilir.
Bu bağlamda; 818 sayılı BK”nın 43. maddesinde; hakimin hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şumulünün derecesini tayin edeceği hükme bağlanmıştır. 6098 sayılı TBK”nın 51. maddesinde ise; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla hakim, tazminatın şeklini somut olayın niteliğine göre tayin edebilir.
Diğer taraftan Türk Medeni Kanunun 4. maddesinde de; “Kanun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” denilmektedir.
Hakim, bir olayın gelişimine, her türlü özelliklerine göre hakkaniyet ve adalet duygusuyla, başka indirim nedenleri bulunmasa da indirim yapılması gerektiğini hissettiği an BK”nın 43/1; TBK”nın 51. maddesindeki bu yetkiyi kullanacaktır. Bu indirimin hakkaniyet ölçüsünde olması gerekir. Bunu, hakim takdir edecektir.
Mücbir sebep derecesinde olmayan, fakat umulmayan nitelikteki olaylar zarara neden olmuş ve olayın diğer özellikleri de tazminattan indirim yapılmasını hakkaniyete uygun kılıyorsa, hakim, indirim yetkisini kullanabilir. Umulmayan olaylar, önceden bilinmeyen, beklenmeyen ve zarar verenin davranışından bağımsız olan ve mücbir sebep sayılmayan olaylardır.
Somut olayda mahkemece; taraflara atfedilebilecek kusur bulunmadığı, olayın umulmayan hal niteliğinde olduğu gerekçesi ile tazminattan yarı oranda indirim yapılmıştır. Ancak bu gerekçe ile tazminattan yarı oranında yapılan indirim fazladır.
Hal böyle olunca mahkemece; olayın gelişimi, olay nedeniyle davacının %29,2 oranındaki maluliyetinin sürekli oluşu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek daha uygun oranda bir indirim yapılması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.