Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1121 Esas 2021/1652 Karar Sayılı İlamı
           4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1121
Karar No: 2021/1652
Karar Tarihi: 25.05.2021            
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1121 Esas 2021/1652 Karar Sayılı İlamı
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ	: Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
	Davacılar …, …, … vekilleri Avukat …  tarafından, davalılar … ve …Eğitim Merkezi Tic. San. Ltd. Şti. aleyhine 08.02.2016 gününde verilen dilekçe ile tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05.10.2017 günlü karara karşı davacılar tarafından istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 28.02.2019 günlü kararın Yargıtay””ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu … hakkında takip yapıldığını, takibin  semeresiz kaldığını, borçlunun  mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazları 20.05.2015 tarihinde  davalı …’e devrettiğini  belirterek, bu tasarrufun    iptalini talep etmiştir. 
Davalı … vekili,  müvekkilinin dava konusu taşınmazları  rayiç bedelden satın aldığını ve üzerindeki ipoteğin bedelini ödeyerek kaldırdığını, davanın haksız açıldığını belirtmiştir.
Davalı borçlu şirket vekili, müvekkili şirketin mal kaçırma amacı olmadığını, davalı üçüncü kişi Önder ile bir yakınlık veya tanışıklığın bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile rayiç bedel arasında mislini aşan fark bulunmadığı, muvazaa iddiası yerinde görülmediğinden davanın reddine  karar verilmiştir.  Karar davacılar vekili   tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf mahkemesi de, taşınmazların  tapudaki satış bedeli olan 446.000,00 TL ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer 615.844,50 TL arasında misli fark bulunmadığı,  borçlu şirket ortakları ve yetkilisi ile davalı … arasında akrabalık bağı  olmadığından, dava konusu tasarrufların İİK”nun 278/III-1 ve 2. maddeler gereğince iptal koşullarının oluşmadığı, borçlu şirketin 01.12.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ünvanının “…Eğitim ve Tar. Hay. Tic. San. Ltd. Şti.” değiştirerek şirket ünvanını “…Eğitim Merkezi Ticaret San. Ltd. Şti.” yaptığı faaliyet alanının da dershanecilik olduğu, dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğu devrinin İİK”nun 280/son maddesi kapsamında ticari işletme devri olarak nitelendirilmesinin mümkün olamayacağı, davacılar tarafından davalı 3. kişi Önder”in kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle  dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı  vekilinin  istinaf başvurusunun  esastan reddine karar  verilmiş, anılan karar davacılar vekili  tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
İİK’nun 280/1. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
         Somut olayda, davalı … borçlu şirketten iki adet taşınmaz satın almıştır. Hükme esas alının bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların tasarruf tarihindeki değerleri 31 parselin 316.204,50 TL, 32 parselin ise 299.640,00 TL olmak üzere toplam 615.844,50 TL olduğu belirlenmiştir. Dosya içerisindeki borçlu şirketin ticaret sicil bilgilerinden 2015 yılında sermayesini 600.000,00 TL olarak bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu halde  İİK”nun 280/3. maddesi kapsamında davalı üçüncü kişiye  yapılan satışın borçlu şirketin önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Bunun için  konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile dava konusu taşınmaz satış değerleri  dikkate alınarak, iptali istenilen satışın   borçlu şirketin  2015 yılındaki blanço  ve mal varlıklarının önemli bir kısmınn devri niteliğinde olup olmadığı araşıtırlarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın  yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle  davacılar vekilinin temyiz itirazlarının   kabulü ile temyize konu yerel mahkeme  kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf  mahkemesinin  kararının kaldırılarak   dosyanın kararı veren   Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde davacılara geri verilmesine, 25/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.